Medyanın Kirli Yüzü: Gerçekler Nerede Kaldı?

tarafından
14
Medyanın Kirli Yüzü: Gerçekler Nerede Kaldı?

Günümüzde medyanın rolü, bilgi akışını sağlamak ve toplumu aydınlatmaktır. Ancak ne yazık ki, medya kuruluşlarının büyük bir kısmı bu asil görevi yerine getirmek yerine taraflı ve manipülatif haber anlayışıyla hareket etmektedir. Gerçekler, reyting ve tıklanma uğruna çarpıtılmakta, kamuoyu yanlış yönlendirilmektedir.

Öncelikle, medya organlarının sahiplik yapısına dikkat çekmek istiyorum. Büyük medya kuruluşlarının çoğu, belli başlı sermaye gruplarının kontrolündedir. Bu sermaye grupları, kendi çıkarlarını korumak ve kendi siyasi ajandalarını yaymak amacıyla haberleri manipüle etmektedir. Bağımsız gazetecilik anlayışı, bu güç odaklarının baskısı altında ezilmekte ve gerçekler perde arkasında kalmaktadır. Tarafsız olması gereken haber bültenleri, adeta birer propaganda aracına dönüşmüş durumdadır.

Özellikle seçim dönemlerinde bu manipülasyonun dozajı artmaktadır. Medya, belirli siyasi partileri ve adayları öne çıkarırken, diğerlerini karalamaktan çekinmemektedir. Halkın objektif bilgiye ulaşması engellenmekte, manipülatif haberlerle seçmenlerin kararları yönlendirilmektedir. Bu durum, demokratik sürecin adil bir şekilde işlemesini engellemekte ve toplumsal kutuplaşmayı artırmaktadır. Medyanın bu tutumu, demokrasinin kalbine saplanmış bir hançerdir.

Ayrıca, medya kuruluşlarının haber içerikleri de ciddi şekilde sorgulanmalıdır. Habercilikte hızla artan “clickbait” yani tıklama tuzağı başlıkları, haberin içeriğinden bağımsız bir şekilde dikkat çekmek için kullanılmaktadır. Bu başlıklar, çoğu zaman yanıltıcı ve sansasyonel olup, okuyucuyu doğru bilgilendirmekten uzaktır. Haberin özü bir kenara bırakılarak, izleyici ve okuyucu sayısını artırmak hedeflenmektedir. Bu durum, medyanın güvenilirliğini ciddi şekilde zedelemektedir.

Dahası, medya organlarının birçoğu, toplumun hassasiyetlerini istismar etmekten geri durmamaktadır. Irk, din, cinsiyet gibi konular üzerinden yapılan provokatif yayınlar, toplumsal huzursuzluğu körüklemekte ve nefret söylemini yaymaktadır. Medyanın bu tutumu, toplumsal barış ve dayanışmayı tehlikeye atmakta, ayrımcılığı ve düşmanlığı beslemektedir.

Sonuç olarak, medyanın bu kirli yüzüyle mücadele etmek, toplum olarak hepimizin sorumluluğundadır. Gerçeklere ulaşmak için daha dikkatli olmalı, çeşitli kaynaklardan bilgi edinmeli ve medyanın manipülatif tuzaklarına düşmemeliyiz. Bağımsız ve dürüst gazeteciliği desteklemek, doğru ve tarafsız habere ulaşmak için atılması gereken en önemli adımdır. Medya kuruluşlarının, kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu unutmadan hareket etmesi, demokrasinin ve toplumsal barışın sağlanması için hayati öneme sahiptir. Gerçeklerin peşinde koşan, tarafsız ve özgür bir medya umuduyla…